Darbe esintileri altinda soğukkanli olmak

DARBE ESİNTİLERİ ALTINDA SOĞUKKANLI OLMAK
Geçen hafta sonu Taraf Gazetesi’nde yayınlanan ‘İrticayla Mücadele Eylem Plânı’ haberi, Türkiye’nin gündemini bir anda altüst etti.

Genelkurmay Başkanlığı’nda hazırlandığı iddia edilen bu eylem plânı deniz albayı Dursun Çiçek’in imzasını taşıyordu. Belgenin, Ergenekon Soruşturması olarak bilenen soruşturma kapsamında bir şüphelinin ofisinde yapılan aramada ele geçirildiği söyleniyordu.
Bu plân incelendiğinde baştan aşağı suç unsurlarıyla dolu olduğu görülüyordu. Plânın ‘Durum’ bölümünde ise, bu eylem plânının Ergenekon Soruşturması’na karşı yapıldığı
itiraf ediliyordu. Plânın, yeni bir darbenin ön hazırlığı olduğu açıkça anlaşılıyordu.
* * *
Yayından sonra Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı bir ‘basın açıklaması’ yaparak olayın bütün yönleriyle aydınlatılması için soruşturma başlatıldığını ilân etti ve medyaya da ‘yayın yasağı’ koydu. Bu arada, savcılık kendisiyle çelişerek, henüz bir sonuca ulaşılmamış olmasına rağmen, belgenin Genelkurmay Başkanlığı’nın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varıldığını beyan etmekten de geri durmadı.
Sırası gelmişken şunu da belirtelim ki, bu konuda askerî savcılığın yayın yasağı koyma hakkı da yoktur. Esasen bu, sadece askerle ilgili bir mesele de değildir; sözkonusu plân -doğru ise- bütün halkı ve rejimi hedef alarak hazırlanmıştır.
* * *
Genelkurmay Başkanlığı’nın 15 Haziran 2009 tarihli (dünkü) açıklaması biraz olsun yüreklerimize su serpmiştir. Açıklamada, Genelkurmay Askerî Savcılığına ‘konunun bütün boyutlarıyla soruşturulması’ emri verildiği yer almaktadır. Daha önceki bazı soruşturmalarda, konunun sadece bilgi sızdırma açısından ele alındığı düşünülecek olursa bu emrin önemi anlaşılmaktadır.
Açıklamanın en önemli tarafı, Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin hukuk devleti ilkelerine ve
hukukun üstünlüğüne bağlı olduğunun ve bu konularda en ufak bir çekincesi bulunmadığının vurgulanması ile TSK’nın demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip bulunan personelinin bünyesinde barındırılmayacağının ifade edilmesidir.
Biz bu söze inanıyor ve bunu ‘Asker Sözü’ olarak kabul ediyoruz. Bu kesin söze rağmen bazı darbe heveslileri gene melanetlerine devam ederlerse, karşılarında sözünü tutan askeri ve milleti bulacaklardır.
Biz, başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere II. Başkan ve Kuvvet Komutanlarının, -eğer gerçekten böyle bir rapor varsa- bu mülevves oyunların içinde olduklarını düşünmüyor ve herkes gibi darbeci odakların açığa çıkarılmasını bekliyoruz.
* * *
Bu vesileyle sık yapılan bir hatânın ve istismarın da altını çizmek istiyoruz. Bugüne kadar hep demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savunduk. Vatanı savunma görevini kahramanca ifa eden askeri başımızın üstünde taşıdık. Lâkin, siyasete müdahale eden, suç işleyen, darbeci askerlere de cesaretle karşı çıktık. Zira, böylesine hazırlıklar yapan, darbeye yeltenen askerin yasadışı bir şakîden, hayduttan hiçbir farkı kalmamıştır. Bu meşruiyet çizgisini iyi tespit etmek, darbecilerle görevlerini yapanları tefrik edebilmek ve en önemlisi de kurumları yıpratmamak gerekir.
Taraf Gazetesi, 12 Haziran Cuma manşeti ile demokrasiye ve hukuka ne derece hizmet etmişse, 13 Haziran Cumartesi günkü ‘Genelkurmay Utanmıyor mu?’ manşetiyle o derece ülkeye, demokrasiye, hukuka ve TSK’ya zarar vermiştir. Bir kurumda yanlış tasarrufta bulunanlar olabilir; hattâ bunlar bazı dönemlerde kurumun en başında da yer alabilirler ama bu tasarrufları bahane ederek kuruma saldırmak, sadece kurumu yıpratma amacıyla izah edilebilir. Üstelik tüzel kişiliğe ‘utanma’ gibi, özel kişilere mahsus atıfta bulunmak da gülünçtür.
* * *
Her hafta Türkiye’nin her tarafında verdiğim konferanslarda bana mutlaka şu iki soru soruluyor:
1. Ergenekon Soruşturması nasıl sonuçlanacak?
2. Asker tekrar darbe yapabilir mi? Darbeler Dönemi kapandı mı?
Ben de cevaben, Ergenekon Soruşturması’nda, İtalya’daki Gladyo dâvasının aksine, devletin bütün kurumlarının, TSK’nın, bir kısım yargı kurumlarının ve ana muhalefetin mutabakata varamayışlarının dâvaya olumsuz şekilde yansıyabileceğini; özellikle Ergenekoncu unsurların TSK’dan temizlenmesi gerektiğini söylüyorum. Ayrıca, açık bir toplumda askerin darbe yapmasının zorlaştığını, ancak ‘Darbeler Dönemi’nin kapandığını söylemek için henüz erken olduğu cevabını veriyorum.
Bu son olayda da görüldüğü gibi, Türkiye’yi karıştırmak, darbe ortamı hazırlamak, komplolar düzenlemek için uğraşanlar var... Bütün mesele, hukuktan ve demokrasiden yana olduğunu ilân eden TSK’nın sonuna kadar sözünde durması...
Dedik ya, biz askerin sözüne inanıyoruz.
Lâkin, şunu da belirtelim ki, bütün bunlara rağmen darbeye tevessül edenler olursa, bu defa koyun sürüsü gibi zor karşısında baş eğmeyeceğiz; sonuna kadar mücadele edeceğiz!...













window.google_render_ad();